Buradaki fotoğraflar Eda Sayın tarafından çekilmektedir. Kendisi benim arkadaşım olup, sevimli birşeydir. Ha evet yanda duran ta kendisi... Konuşurken bana resimlerine bakmamı söyledi. Resimleri görünce her birinde bir hikaye belirdi kafamda... "Hadi gel.." dedim, "şunlara bir blog yapalım". Kabul etti. Bu blogtan bir sergi açana kadar görüşemeden, uzaktan çalışabiliriz ama yoğunluktan... Yani bunlar biraraya gelip çıkardığımız çalışmalar değil. Ama sergi açılış günü kahvesini ben ısmarlayacağım. Söz valla Eda...

21 Eylül 2010 Salı

Balıkçı tekneleri buradan ayrıldı sabah, ”heyamola” diyerek… Küreklere asıldılar koydan vira… Şimdi liman sakin, sular masum… Yağan yağmurla ıslanmış bu yalnız ahşap iskelenin, artık çürümeye yüz tutmuş tahtaları, yılların yükünü bağırıyor benim gibi… Sabahki dalgaların taşıdığı köpükler kalmış üzerinde acı, tuzlu tadı… Başım önümde eğik, babamı her sabah buradan yolcu ettiğimdeki gibi… Yalnız ve ıslağım, ahmak ıslatandan… Büyüyeceğim ve ben de küreklere asılacağım buradan şanlı bir balıkçı gibi, bu hain denizin ortasına gelince atacağım oltamı ve “rastgele” diye bağıracak Hüseyin az ötedeki sandaldan… Büyüyeceğim ve sana hakim olacağım deniz, senin efendin olacağım. Şimdi beni yendin deniz, yalnız bıraktın burada, ama bir gün dalgalarınla boğuşup, seni alt edeceğim. Çıkaracağım acısını bu yalnızlığın ve ahmak ıslatanın… O gün kim ahmak göreceğiz.  Küreklerimle yaracağım dalgalarını, sandalımla üstünden geçeceğim hiç acımadan. Oltamla alacağım içindeki canları teker teker… Ta ki yitene kadar, kalmayıncaya kadar tek bir canlı içinde… Sen benim canımı aldın, babamı aldın, ben de senin canını alacağım deniz… Bekle beni, büyüyorum, büyüyeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder